Yargılamaları uzatan memurlar için “hapis” tehlikesi

Yargılamaları uzatan memurlar için "hapis" tehlikesi

Yargıtay 5. Ceza Dairesi, makul sürede yargılanma hakkı ve adil yargılanma hakkı çerçevesinde ‘memurların müzekkerelere zamanında cevap vermeyerek yargılamanın uzamasına ve kişilerin mağduriyetine sebep olması nedeni ile memurların işlerini aksatmalarını ihmali davranışla görevi kötüye kullanma’ suçunu oluşturduğuna ve bu memurların üç aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağına karar verdi.

Adil yargılanma hakkı çerçevesinde yer alan ‘makul sürede yargılanma hakkı’ gereğince, yargılamaların makul süre içinde yapılması gerekiyor. Davaların uzun sürmesinden dolayı yargılama konusundan bağımsız olarak, makul sürede yargılanma hakkının ihlali sonucu da doğabiliyor. Bu konuda yaşanan mağduriyetlere istinaden Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 11.03.2024 tarihli karar ile görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına sebep olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlilerinin, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı hükmünü verdi.

“Yargılamaların makul süre içinde yapılması gerekmektedir”

Kararı değerlendiren Avukat Buket Nurşah Tekışık, “Makul sürede yargılanma hakkı, adil yargılanma hakkı çerçevesinde düzenlenmiştir. Anayasamızın 36/1. Maddesinde ‘Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir’, Anayasamızın 141/4. Maddesinde ‘Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir’ ve AIHS’in 6/1. Maddesinde “Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir’ hükümleri yer almaktadır. Adil yargılanma hakkı çerçevesinde yer alan ‘makul sürede yargılanma hakkı’ gereğince, yargılamaların makul süre içinde yapılması gerekmektedir. Davaların uzun sürmesi, yargılama konusundan bağımsız olarak, başlı basına makul sürede yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurmaktadır. Hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AIHM), hem de Anayasa Mahkemesi (AYM) uzun yargılama sebebi ile makul sürede yargılanma hakkı ihlal edilen başvuruculara ciddi miktarlarda tazminat ödemektedir. Yargılanma aşamasında Mahkemenin yazmış olduğu müzekkerelere uzun süreler içerisinde cevap gelmemektedir. Bu durum da duruşmanın sürekli bir sonraki celseye atılmasına sebebiyet vermektedir. Yaşanan bu elem durumlar neticesinde Yargıtay 5. Ceza Dairesi 11.03.2024 tarihli kararında: memurların müzekkerelere zamanında cevap vermeyerek yargılamayı aksatmaları ve bu aksamanın kişilerin mağduriyetine sebep olması nedeniyle; memurların işlerini aksatmalarını ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna karar vermiştir” dedi.

“Üç aydan, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”

Görevi kötüye kullanma suçunun gerçekleşebilmesi için iki şart aranmakta olduğuna değinen Tekışık, “Görevi kötüye kullanma suçu; kamu görevlisinin görevi kapsamındaki bir işi yapmaması, ihmal etmesi veya geciktirmesi suretiyle görevinin gereklerine aykırı hareket etmesidir. Kamu görevlisinin görev gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme gösterme, yani görevi ihmal şeklindeki görevi kötüye kullanma suçu 5237 sayılı TCK’nın 257/2. Maddesinde düzenlenmiştir. Madde metni şu şekildedir; ‘Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’ Görevi Kötüye Kullanma suçunun gerçekleşebilmesi için iki şart aranmaktadır. İlk olarak, kamu görevlisinin görevin gereklerine aykırı hareket etmesi veya görevin gereklerini yapmakta ihmal veya geciktirme göstermesi suretiyle suçun unsurlarının gerçekleşmesi gerekir. İkinci olarak ise; unsurları gerçekleşen suçun cezalandırılabilmesi için objektif cezalandırılabilme şartlarının gerçekleşmesi gerekir. Objektif cezalandırılma şartları, kamu görevlisinin suç teşkil eden fiili sebebiyle kişilerin mağduriyete uğraması veya kamunun zararına sebep olunması ya da kişilere haksız bir menfaat sağlanmasıdır. Bu iki şartın gerçekleşmesi neticesinde görevi kötüye kullanma suçundan söz edebiliriz. İşbu Yargıtay Kararı neticesinde görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için gerçekleşmesi gereken iki şartın da gerçekleştiğinden söz edebiliriz” diye konuştu.

“Mağduriyet, sadece ekonomik zararı ifade etmez”

Avukat Buket Nurşah Tekışık, “Görevi kötüye kullanma suçunun faili kamu görevlisidir ve kamu görevlisinin görevi çerçevesinde olan bir fiil işlemesi gerekir ya da Yargıtay kararındaki gibi ihmal ile görevini ihmal etmesi de suçu isnat ettiği anlamına gelecektir. Mağduriyet, sadece ekonomik zararı ifade etmez. Kişinin ekonomik, sosyal, siyasi ve medeni her türlü şahsi haklarının ihlal edilmesi mağduriyet kavramı içerisinde değerlendirilir. Örneğin; vekalet aldığı davanın hiçbir duruşmasına katılmayan avukat, müvekkilinin savunma hakkını kullanmasını engelleyerek mağduriyetine sebep olduğundan görevi ihmal suçunu işlemiş olacaktır. Bu sebeple Yargıtay Kararında bahsedilen memurun ihmal ile görevini yerine getirmemesi, yargılamanın süresini uzatacağından tarafları maddi ve manevi mağdur edecek ve ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacaktır” ifadelerine yer verdi.

Exit mobile version