İlk olarak 1997 yılında arkadaşlarının vesilesiyle hobi olarak ahşap rölyef kursuna giden ve aldığı eğitimlerle kendisini geliştirerek usta olan 74 yaşındaki Emine Çağlayan, Edirne’deki tarihi evler ve yapıların resimlerini elde ederek ahşap rölyef sanatı ile tabloya dönüştürüyor.
Edirne’de yaşayan 74 yaşındaki Emine Çağlayan, 1997 yılında hobi olarak ahşap rölyef kursuna gitti. Zamanla kendisini geliştirerek büyük başarılara imza atan ve eserlerini çeşitli sergilerde görücüye çıkaran Çağlayan, ahşap rölyef sanatını 20 yıldır büyük bir aşkla sürdürüyor.
Kentteki tarihi ahşap evler ve yapıların resimlerini elde ederek ahşap rölyef sanatı ile tabloya dönüştüren Çağlayan, büyük beğeni topluyor. Hem eski kaynaklardan faydalanıp hem de yaşadığı Kaleiçi semtindeki yapıların fotoğrafını çekip çalışmalara başlayan Çağlayan, uzun uğraşlar sonucu birbirinden güzel eserler ortaya çıkarıyor.
Eserlerinde geri dönüşüm malzemeleri kullanıyor
Edirne’deki tarihi yapılar ve eski ahşap evlerin resmini çekip planlarını çıkardıktan sonra tek tek işleyerek binaları ortaya çıkaran Çağlayan, eserlerinde dondurma çubuğu, gazete kağıdı, ağaç yaprakları, hediye paketleri, eski danteller, karton, mukavva, deri parçaları, danteller, kurdeleler gibi çeşitli atık materyaller kullanarak geri dönüşüme de katkı sağlıyor. Eserleri yaparken atık malzemelere yer veren Çağlayan, ayrıca yaptığı tablolarda eski eserlerin iç planlarında çokça kullanılan Edirnekari’ye de yer veriyor.
Çamurla ve objelerle oynamayı sevdiğini ve bu sanatın ilgi alanlarından birisi olduğunu aktaran Çağlayan, İstanbul’da yaşadığı yıllarda arkadaşlarının vesilesiyle kursa katıldığını ve ahşap rölyef sanatını öğrenme fırsatı bulduğunu ifade etti.
İstanbul’dan Edirne’ye tekrar taşındığında kentteki ahşap evler ve tarihi yapılar üzerinde çalışmaya başladığını söyleyen Çağlayan, restore edilen ya da yıkılmış olan eski ahşap evleri tekrar canlandırmaya çalıştığını ifade etti.
Bir çok sergilerde yer aldığını belirten Çağlayan, önce objelerin resimlerini çektiğini ve kopyalarını çıkarıp planlarını çizdikten sonra usta gibi tek tek işleyerek binaları ortaya çıkardığını aktardı.
İç cephelerde, dolap kapaklarında, duvarlarda, tavanlarda kullanılan Edirnekarileri görsel olarak ahşabın üzerinde kullandığını ifade eden Çağlayan, bu işleri yaparken çok keyif aldığını ve bir şeyler ürettiği için çok mutlu olduğunu belirtti.
“Hayatımın bir parçası oldu”
Rölyef sanatının hayatının bir parçası olduğunu söyleyen Çağlayan, “Eserlerim serilerde beğeni aldığı zaman daha da mutlu oluyorum. Onları elime aldığım zaman dünya ile ilişkim kesilmiş gibi oluyor hiçbir şey düşünmüyorum. Yapacağım objeyi tam anlamıyla ortaya çıkarmak için tüm benliğimle çalışıyorum” dedi.
Dolmabahçe sarayını yaptığında Edirne’de açılan sergide görücüye çıkardığını söyleyen Çağlayan, görenlerin ’siz mühendis misiniz?’ dediğini ve büyük beğeni aldığını belirtti. O zamandan beri kendisini bir mühendis kadar mutlu hissettiğini aktaran Çağlayan, gençlere birer hobi edinmeleri tavsiyesinde bulundu.