Vücudumuz milyonlarca hücreden olu?maktad?r. Hücrelerimiz kendilerine bah?edilmi? olan bölünme yetenekleriyle sayesinde say?lar? artarak hem hücrelerin yerini al?rlar ve bir yandan da doku hasarlar?n? onar?rlar. Vücudumuzdaki bu de?i?im ve dönü?üm ve ayn? zamanda yenilenme faaliyeti mükemmel bir denge içerisinde devam eder. Bu bölünme ve ço?alman?n kontrol edildi?i bir mekanizmalar vard?r. Hücrelerin bu faaliyetleri esnas?nda DNA’larda hasarlar olu?ursa, buna ba?l? olarak hücrelerde kontrolsüz bir ?ekilde bölünme ve ço?alma ba?lar. Vücutta kontrolsüzce bölünüp ço?alan ve ayn? zamanda çevresindeki yap?lar?n bozulmas?na neden olan hücreler ‘tümör’ hücreleri olarak adland?r?lmaktad?r. Vücudumuzun çok çe?itli doku ve/veya organlar?nda meydana gelebilen tümörler ”iyi huylu” ve ”kötü huylu” olarak iki farkl? kategoride s?n?fland?r?l?rlar. Tümörlerin kendisi anormal hücre toplulu?u olu?turarak kitle etkisine neden olabildi?i gibi, özellikle kötü huylu tümörler onlar? çevreleyen ve istenmeyen zararl? etkilere sebep olan ‘Tümör Mikroçevresi’ sayesinde insan hayat?n? tehdit edici hadiselere sebep olabilmektedirler. Kimi zaman kanser hücreleri mevcut bulunduklar? dokulardan kan ve lenf dola??m? yoluyla ba?ka dokulara ula??p hastal???n vücudun ba?ka bölümlerine de hastal???n yay?lmas?na neden olabilmektedirler.
Kanserin tarihçesine bak?ld???nda neredeyse insanl?k tarihi kadar eski oldu?u görülmektedir. M.Ö. 3000 y?l?na ait bir papirüs yapra??nda kanserle uyumlu bir hastal?ktan bahsedildi?i tespit edilmi?tir. Bu papirüste meme tümörü olan 8 vakadan bahsedilmi?, ancak hekimlerce tan?mlanan bu hastal???n tedavisi olmad??? belirtilmi?tir. Günümüzde tüm teknolojik ilerlemelere ra?men maalesef dünya üzerinde kanser görülme s?kl??? artmaktad?r ve kansere ba?lanan ölümlerin azalmas?na yönelik çal??malarda yüz güldürücü ba?ar?lar tam olarak elde edilememi?tir. Tüm dünyada insan ömrünün uzamas? ve dolay?s?yla ya?lanman?n artmas?yla birlikte, kanser en önde gelen ölüm sebeplerinden biri olmu?tur. ?statistiki bilgilere göre ülkemizdeki ölümlerin yakla??k olarak %20’si kansere ba?l? nedenlerledir. Kanser ve kansere ba?l? ölümleri azaltmaya vesile olacak en önemli yöntemler; sa?l?kl?, yeterli ve dengeli beslenmek, kanserden korunmaya vesile olabilecek do?al ve koruyucu g?dalar?n tüketmek ve egzersizin hayat?m?za yeterince girmesidir.
Kefir; Anadolu kültürü olarak hiç de yabanc? olmad???m?z ama maalesef ihmal etti?imiz oldukça faydal? ve ?ifal? bir üründür. Aslen Kafkasya kökenli bir içecek olup inek, koyun, keçi ve k?srak sütüne, maya ilave edilerek elde edilen fermente bir süt ürünüdür. Hem ba??rsak denge ve düzeninin olu?mas?na vesile olan ve dolay?s?yla ba??rsaklardan emilim nedeniyle tüm vücut sa?l???na etki edebilen ve bu ?ekilde için sa?l???m?z için oldukça yararl? etkilere sebep olabilen çok k?ymetli bir probiyotiktir. Daha 1900’lü y?llar?n ba??nda, Nobel ödüllü ara?t?rmac? Elie Metchnikoff taraf?ndan kefirin, sindirim sisteminde üretilen ve sal?nan sindirim salg?lar?n? olumlu yönde etkiledi?i ve sindirimi düzenleyerek sa?l?kl? durumun korunmas?na ve dahi hastal?klardan ?ifa bulunmas?na neden oldu?u ortaya konulmu?tur. Modern t?bb?n da bu konuya odaklanmas? ile son 25-30 senede yap?lan bilimsel çal??malarla kefirin; karaci?er, böbrek fonksiyonlar?, vücut kan dola??m?, kalp sa?l???, beyin kan dola??m? üzerine olumlu etki yapt???, vücutta kireçlenmeyi önledi?i, mikroplara kar?? koruyucu etkileri oldu?u aç?klam??t?r. Bu bilimsel çal??malar do?rultusunda baz? bilim adamlar? kefiri, uzun ve sa?l?kl? ya?aman?n önemli bir vesilesi olarak görmektedirler.
Kefir; kanserde geli?iminde önemli bir basamak olan DNA’lar üzerindeki kal?c? hasarlar? azaltarak, kanser olu?umuna zemin haz?rlayan kimyasal olaylar? önleyerek, kanserojen etkisi olan maddeleri etkisizle?tirerek anti-kanserojen etki göstermektedir. Kefirin içeri?inde do?al olarak bulunan selenyum, E vitamini ve di?er baz? koruyucu özellikteki vitamin ve minerallerin kefirin kansere kar?? koruyucu etkilerini güçlendirdi?i de bilimsel olarak ortaya konulmu?tur. Yak?n zamanl? yap?lan baz? bilimsel çal??malarda, günlük düzenli olarak 200-300 ml civar?nda kefir tüketilmesinin ba?ta kolon kanseri olmak üzere mide kanseri, gö?üs kanseri, lösemi, sarkoma, deri ve mesane kanserlerine ya da kanserin vücut üzerindeki zararl? etkilerine kar?? koruyucu oldu?u bildirilmi?tir. Hatta baz? kanser türleri için, kefirin düzenli tüketilmesinin kanserin di?er uzak doku ve organlara yay?l?m?n? önlenebilece?i bildirilmi?tir.
Genel öneri olarak; kanserden korunmak ve sa?l?kl? bir hayat ya?amak için düzenli kefir tüketmek kadar, zararl? al??kanl?klardan kaç?nmak, dengeli ve sa?l?k beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak da oldukça önemlidir. Ayr?ca, kanser nedeniyle kemoterapi ve/veya radyoterapi gören hastalara, bu ilaçlar?n istenmeyen etkilerini önlemek ve iyile?me sürecini h?zland?rmak için ba?ta do?al ev yo?urdu ve kefir olmak üzere do?al g?dalar?n tüketilmesi de ?ifaya vesile olabilecek uygun bir yakla??m olacakt?r.