Yapmış olduğu hizmetlerle milletin gönlünde taht kurmuş ve Cumhuriyet tarihine bir dönemine damgasını vurmuş Başvekil Adnan Menderes, idam edilişinin yıldönümünde anılıyor. 1960 darbesi ile başlayan Adnan Menderes ve arkadaşlarının çileli hayatı darağacında son bulmuştu. Yargılamaların gerçekleştirildiği Yassıada geçtiğimiz yıllarda Demokrasi ve Özgürlükler Adası’na çevrilmiş adanın içerisinde ise yargılamalar sırasında Menderes ve arkadaşlarının maruz kaldığı işkencelerin izleri müzede sergilenmeye başlamıştı. Adnan Menderes ve arkadaşlarının gördüğü işkencelerle ilgili Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan şunları söyledi:
“Yakın siyasi tarihimizde maalesef insan haklarına demokrasiye, hukuk düzenine, milli iradeyle taban tabana zıt utanç verici hadiseler az değil. 1876’da Sultan Abdülaziz Han’ı devirdiler ve sonra katlettiler. Ondan 85 sene sonra da merhum Adnan Menderes ve arkadaşları şehit edildi. Buradaki gerek darbe gerekçeleri, gerek darbe sırasındaki vahşetler, daha sonra Yassıada’da kurulan uydurma mahkeme ve oradaki insan haysiyetine zıt yargılama biçimleri, işkenceler her biri başlı başına bir mesele. Bunula ilgili yazılıp çizilenler oldu ama hala daha tam olarak incelendiğini tahkik edildiğini düşünmüyorum. Mutlaka tarihçilerimiz, hukukçularımız bu meselelere yakından eğilip gerçekleri daha çarpıcı şekilde ortaya koymalı ve gelecek nesillerin dikkatine sunmalıdır. Yoksa Türk milleti bu utancı hiçbir zaman kabul etmedi hep reddetti. Ama belli bir kesim hala da aradan geçen bunca zamana ortaya çıkan gerçeklere rağmen darbeciliği savunuyor. İdam cezalarını savunuyor. Bu hakikaten bir zalimliktir, küstahlıktır. Türk milletine de çok büyük bir hakarettir”.
“Yassıada’da ve diğer ceza evlerinde yapılan işkenceler Türk tarihi adına utanç verici”
Yassıada’da yapılan işkencelerin Türk tarihi adına utanç verici olduğunu vurgulayan Kapan, “Adnan Menderes gibi bu memleket için canını feda eden gecesini gündüzüne katan ülkenin kalkınması için elinden gelen bütün imkanları devreye sokan bir insan maalesef hunharca katledildi. Bunun üzerine ne söylesek az kalır, hafif kalır. Arkadaşları da öyle. Fatin Rüştü Zorlu Tük siyasi tarihinin en başarılı Dışişleri Bakanlarından biri. Hasan Polatkan’a Fatin Rüştü Zorlu’ya Adanan Menderes’e ve diğer demokrat parti milletvekillerine sanıklara Yassıada da ve diğer ceza evlerinde yapılan işkenceler Türk tarihi adına utanç verici. Maalesef bir dönem cuntacılar gücü ellerine geçirdikleri için kimsede karşısında mukavemet edemediği için bu zalimlikleri bir bir sıraladılar. Bu, maalesef tarihimizde bir kara lekedir” ifadelerini kullandı.
“Orada tamamen hukuk çiğnenerek bir yargılama yapıldı”
Hukuk çiğnenerek yargılama yapıldığını belirten Kapan, “Uydurma bir mahkeme adı adalet divanı ama adaletle alakası yok. Orada tamamen hukuk çiğnenerek bir yargılama yapıldı. Diğer taraftan tutuklu bulunan hücrelerde cezalandırılan insanlara da insanlık dışı muameleler reva görüldü. Ailelerini de aynı şekilde baskı yapıldı. Aile fertlerinin bir biriyle görüşmesi haberleşmesi kısıtlandı. Özel olarak tutuklulara işkenceler yapıldı. Bunu daha geniş bir şekilde filmlerle belgesellerle ortaya konulması lazım ki tarihle ciddi manada bir yüzleşme olsun” dedi.
“Sivil bir yeni anayasa yapılırsa bu sıkıntıların önemli bir kısmı aşılabilir” diyen Kapan, “27 Mayıs 1960’ın üzerinden 64-65 sene geçti. Türkiye de hala maalesef darbe ile ilgili söylentiler azalmış bitmiş değil. 60’dan sonra her 10 senede bir veya 7- 8 senede bir Türk demokrasisine Türk devletinin hukuk düzenine saldırılar oldu, müdahaleler oldu, darbeler oldu. İnsanlar idam edildi. Bunların hepsi de güya demokrasi adına yapıldı. Ama hiç birinin demokrasi ile alakası yoktu. Şimdi de Türkiye’nin gerçek manada demokrasiyi sindirmesi hazmetmesi ve bütünüyle artık devletin yönetimine uygulaması noktasına yapılan çalışmalara hala karşı çıkanlar var. Elitisler, seçkinciler, demokrasi yerine otokrasiyi aslında gizli olarak savunanlar var. Bunu başka kılıflar içerisinde en fazla kullanılan argüman Atatürkçülük. Bu iddialarla birlikte demokrasiye müdahale ederek halkın gerçek manada iradesinin hakim olmasının önüne geçmeye çalışıyorlar. Bu Türkiye’nin bir sıkıntısıdır. Bunun aşılması lazım. Bunun içinde sivil bir yeni anayasaya ihtiyaç var. Sivil bir yeni anayasa yapılırsa bu sıkıntıların önemli bir kısmı aşılabilir. Öbür türlü hala daha darbe dönemlerinde yapılmış olan anayasalarla bu ülkenin yönetilmeye çalışılması bitmeyen sıkıntıları beraberinde devam ettiriyor. Bütün siyasetçiler üzerinde bir görevdir anayasa yapmak. Bakalım Türkiye bunu becere bilecek mi“ dedi.