Biruni Üniversitesi Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Aybige Üstüner, çocuklarda görülen okul fobisiyle ilgili, “Okul fobisinin ayrılık anksiyetesi, sosyal kaygılar, travmatik deneyimler ve aile içi dinamikler gibi pek çok farklı sebebi olabilir. Okul fobisi, uzun süre devam ederse çocuğun eğitim hayatını ve sosyal gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, erken teşhis ve müdahale önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.
Okulların açılmasına sayılı günler kala okula gideceği için stres yaşayan çocukların aileleri, bu durumu çözmek için çözüm yolları aramaya başladı. Biruni Üniversitesi Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Aybige Üstüner, okul fobisinin nedenlerini anlatarak, çözüm önerileri sundu. Üstüner, okul fobisinin, başka bir adıyla okul reddinin bir çocuğun okula gitme konusunda aşırı korku yaşaması durumu olduğunu ifade etti.
Bu durumun genellikle okula karşı güçlü bir endişe ve kaçınma davranışıyla karşılarına çıktığını kaydeden Üstüner, “Okul fobisinin ortaya çıkmasında bazı örneklerde çocuğun okulda yaşadığı bir durum veya olay etkili olabiliyorken bazı örneklerinde ise okula yeni başlama durumunda sıklıkla karşılaşılmaktadır” açıklamasında bulundu.
“Fiziksel belirtiler yaşanabilir”
Üstüner, okul fobisinin birçok belirtisi olduğunu, bunların psikolojik, fiziksel, davranışsal ve duygusal olarak birkaç kategoriye ayrılabileceğini kaydederek, belirtileri şu şekilde sıraladı:
“Psikolojik belirtiler kapsamında yoğun kaygı ve korku yaşayabilirler. Aynı zamanda kaçınma davranışı sergileyebilirler. Örneğin, okula gitmemek için çeşitli bahaneler üretebilirler. Fiziksel belirtilerde, mide bulantısı, baş ağrısı, karın ağrısı gibi stres ve kaygı kaynaklı psikosomatik belirtiler yaşanabilir. Davranışsal ve duygusal belirtilerde, uyku bozuklukları, iştah kaybı, öfke patlamaları, sosyal geri çekilme gibi değişiklikler gözlemlenebilir. Okula gitme konusundaki ısrarlar karşısında ağlama, öfke nöbetleri, hatta panik ataklar görülebilir.”
“İlkokula hazır olma durumu, bireysel olarak bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimlere bağlıdır”
Çocukların eğitim hayatına başlangıç yaşının onların fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimi açısından büyük önem taşıdığına işaret eden Üstüner, “Çocuklar genellikle 3-5 yaş aralığında okul öncesi eğitimine başlatılabilir. Bu yaş grubu, çocukların sosyalleşmesi, motor becerilerini geliştirmesi ve temel öğrenme becerilerini kazanması açısından kritik bir dönemdir. İlkokula başlamak için ise çocukların 69 ayı tamamlaması yeterliyken öğrenmede ve derslere odaklanmada güçlük yaşamaması için 72 ayı tamamlamayı önermekteyim. Çünkü ilkokula hazır olma durumu, bireysel olarak bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimlere bağlıdır. Özellikle dikkat süreleri, ince motor becerileri, duygusal olgunluk ve sosyal etkileşim becerileri gibi faktörler ilkokula başlama yaşının belirlenmesinde önemli rol oynar” ifadelerini kullandı.
Uzman Klinik Psikolog Üstüner, erken yaşta okula başlamanın çeşitli sakıncaları olabileceğini vurgulayarak, çocukların akademik ve duygusal zorluklar, dikkat ve konsantrasyon eksikliği, sosyal becerilerde zorlanma, kaygı ve stres artışı ile fiziksel yetersizlikler yaşayabileceğini belirtti.
“Okula gitmeyi küçük adımlarla teşvik edin”
Ebeveynlerine okul fobisi yaşayan çocuklara yardımcı olmaları noktasında tavsiyelerde bulunan Üstüner, şunları kaydetti:
“Çocuğunuzun korkularını ve kaygılarını anlamak için onu dinleyin. Onun duygularını küçümsemeyin veya yok saymayın. Çocuğunuza bu duyguların normal olduğunu ve onun yanında olduğunuzu hissettirin. Korkularını hafife almadan ona cesaret verin. Okula gitmeyi küçük adımlarla teşvik edin. İlk etapta sadece okulu ziyaret etmek, öğretmeniyle tanışmak gibi küçük hedefler koyabilirsiniz. Okula gitme sürelerini yavaş yavaş artırarak çocuğun alışmasına yardımcı olun.”
“Öğretmenin de destekleyici ve anlayışlı olması önemlidir”
Üstüner, çocuğun günlük rutininin düzenlenmesi gerektiğini belirterek, “Sabah kalkma, kahvaltı, hazırlık ve okula gitme gibi adımları net ve tutarlı bir şekilde uygulayın. Rutinler, çocuğun güvende hissetmesine ve kontrol duygusu kazanmasına yardımcı olabilir. Çocuğun sevdiği aktiviteleri ve arkadaşlarını hatırlatın. Okuldaki hoşuna gidebilecek etkinlikler hakkında konuşarak, olumlu yönlere odaklanmasını sağlayın. Öğretmen ve okul yönetimi ile işbirliği içinde olun. Çocuğunuzun durumu hakkında bilgi verin ve çözüm yolları konusunda birlikte çalışın. Öğretmenin de destekleyici ve anlayışlı olması önemlidir. Böylece çocuk kendini daha rahat hissedebilir” ifadelerini kullandı.
Okul fobisini önlemek için okula hazırlık yapmanın önemine dikkati çeken Üstüner, bu hazırlıkların çocuğun okula kolay bir şekilde uyum sağlamasına ve akademik hayatına mutlu bir başlangıç yapmasına olanak sağlayacağını anlattı.
“Okulu mutlaka önceden görmesi çok önemlidir”
Üstüner, okula hazırlık sürecinde yapılabileceklere dair şu maddeleri paylaştı:
“Çocuğun daha önce okul deneyimi yoksa, okul onun için belirsizliklerle dolu bir yerse veya aileden ayrılma konusunda kaygılıysa korkabilir. Bu nedenle aileler, okulda onu nelerin beklediği ve neler olacağıyla ilgili bilgi paylaşımında bulunabilir. Neler olacağını bilmesi kaygısını azaltacaktır. Gideceği okulu mutlaka önceden görmesi çok önemlidir. Okul için gerekli malzemelerin alışverişini çocukla birlikte yapmaya özen gösterilmelidir ve onun seçimlerine saygı duyulmalıdır. Ebeveynler kendi ilkokula başlama gününü anlatarak paylaşımda bulunabilir. O gün hissettiği duygulardan bahsedebilir ve varsa fotoğraflar gösterilebilir. Çocuğunuzun okula dair korkuları varsa okul teması oyunlara dahil edilebilir ve kitaplar okuyarak normalleştirmesi sağlanabilir. Mümkünse okul başlamadan önce öğretmeni ile tanışması ve adapte olması çok önemlidir. Okul açılmadan en az bir hafta önce çocuğun beslenme, uyku, teknoloji kullanımı gibi alışkanlıklarının düzenlenmesi sağlanabilir.”
Uzun süreli okul fobisi yaşayan çocukların mutlaka uzman desteği alması gerektiğini belirten Üstüner, “Okul fobisinin ayrılık anksiyetesi, sosyal kaygılar, travmatik deneyimler ve aile içi dinamikler gibi pek çok farklı sebebi olabilir. Okul fobisi, uzun süre devam ederse çocuğun eğitim hayatını ve sosyal gelişimini olumsuz etkileyebilir” açıklamasını yaptı.