Türkiye ’de bütüncül yaklaşım görüşünün benimsendiği ilk özel eğitim merkezini, 2010 yılında İzmir’de açarak toplumsal ihtiyaca cevap vermeyi amaçlayan Özel Eğitim Uzmanı ve Danışmanı Emre Özdemir; bu başarılı çalışmalarını İstanbul’daki ikinci merkezi açarak daha fazla otizmli birey ve ailesine yardımcı olmayı hedefliyor. Şimdiye değin 3 binin üzerinde otizmli öğrenciye dokunan Özdemir, bu alanda bilgi ve tecrübeleriyle dört kitap yayınladı. Otizme karşı bütüncül bir eğitim programıyla yaklaşmanın birey ve ailelere sağladığı kolaylık ve yaşam motivasyonunu perçinlediğini savunduğu kitapları ailelerden büyük ilgi görüyor.
Sporsal aktivitelerle düzenlenen eğitimlerle, otizmli çocukların kendi başlarına yetebilecek düzeye erişebilmesi hedefleniyor. Eğitim planlarına sanat ve sporun farklı dallarını harmanlayarak bu aktivitelerle eğitim alan çocukların, beynin kontrol edemediği davranışsal problemleri kontrol etme becerisinin geliştirilmesi ve her çocuğun kendi başına yetebilecek düzeye erişebilmesi hedefleniyor. Farklı özelliklere sahip her çocuğa yine farklı eğitim programları hazırlayarak onlara uygun görev ve sorumlulukların üzerine işlenen derslerde çocuklar okulda el yüz yıkama, kıyafet katlama, diş fırçalama, kahvaltı gibi eğitimleri alırken, aynı zamanda branşlaşma adına da yüzme, bisiklet, tenis gibi spor aktivitelerine katılıyor. Yaşam ve öz bakım dışında ergoterapi, dil konuşma terapisi, eğitsel oyunlar, aile eğitimi, algısal ve bilinçsel gelişim, odaklanma, temel eğitimler de otizmli çocuklara veriliyor.
“Otizm bir öğrenme problem değil bir etkileşim problemi”
Otizmin öğrenme değil etkileşim problemi olduğunu söyleyen Emre Özdemir, ” Otizm bir öğrenme problemi değil bir etkileşim problemi ve burada bağırsağın da önemli bir yeri var o yüzden yaptığımız programlarda hem çocukların beyninin yeniden düzenlenmesinde etkileşimli harekete yer veriyoruz hem de verdiğimiz uygun beslenme programları ve probiyotik tarzı takviyelerle birlikte beslenmelerini beyin bağırsak bağlantısını sağlamaya çalışıyoruz. Tabii ki burada anne babanın katkısı çok önemli programları uygulamaları çok önemli” dedi.
“Beslenmelerini düzenleyip uygun şekilde programlayıp beyin bağırsak bağlantısını sağlıyoruz”
Otizmde beyin ve bağırsak bağlantısının öneminin altını çizen Özdemir, ” Otizm bir etkileşim ve bağırsak problemi bir beslenme problemi o yüzden bu otizmli çocukların niyet aktarmada, niyetlerini karşı tarafa aktarmada sıkıntıları var ama bir zihinsel yetersizlik değil. İlk başlarda nasıl anlıyoruz işaret edememe, konuşamama, oyuncak oynamama gibi problemler oluyor ama bizim otizmdeki temel vermeye çalıştığımız nokta bu çocukların etkileşimini artırmaya çalışıyoruz. Hareket, oyun ve oyuncakla ayrıca da beslenmelerini düzenleyip uygun şekilde programlayıp beyin bağırsak bağlantısını sağlıyoruz” şeklinde konuştu.
“Bu çocuklara her şeyi tek tek öğretemezsiniz ama beyni şekillendirirseniz uygun hale gelirseniz çocuk her şeyi öğrenebilir.”
Bütüncül otizm yaklaşımında çocukları problemden ibaret görmediklerini söyleyen Emre Özdemir, ” Bütüncül otizm yaklaşımı çocuğu problemlerden ibaret görmüyoruz. Metabolizma bir bütün, beyin bağırsak bunların hepsi birlikte. Eğer çocuğa öğretmek yerine bunu bir bütün olarak ele alırsanız çocuğun kendi başına öğrenmeleri geliyor, nasıl geliyor beslenmeyi düzenliyorsunuz, etkileşimi artırıyorsunuz çocuk kendi başına öğrenir hale geliyor. Bu çocuklara her şeyi tek tek öğretemezsiniz ama beyni şekillendirirseniz uygun hale gelirseniz çocuk her şeyi öğrenebilir.” ifadelerini kullandı.
Otizm tedavisi devam eden ve güzel sonuçlar elde edilen Uluhan Özalp’ın (7) annesi Duygu Özalp, ” Uluhan’ın bir konuşma problemi vardı, özellikle de davranış problemi. Konuşma problemi, sürekli dönen cisimlerle ilgilenmesi, sadece yerde yatarak belirli bir alanda araba sürmesi gibi durumlar gözlemliyorduk. Ancak aile olarak önce durumu kabullenemedik. Ne yapsak, ne etsek derken bir rehabilitasyon merkezine gittik. Fakat orası durumumuzu biraz daha kötüleştirdi. Normalde çok sakin olan çocuğumuz daha sinirli olmaya başladı. Derken hocamızla tanıştık ve o bize çok yardımcı oldu.
Öncelikle Uluhan’ın bağırsaklarını temizledik ve beslenmesine önem verdik. Beslenmesi düzeldikçe, küçük destekleyici yağlar kullanmaya başladık. Yağlardan kastım; portakal yağı ve Hindistan cevizi yağı gibi bağırsakları rahatlatıcı doğal ürünlerdi. Tüm bu süreç sayesinde Uluhan’ı bugüne getirdik.